12 Ocak 2016 Salı

EZANLAR DİNMESİN,ÇOCUKLAR ÖLMESİN!

Günümüz Türkiye'si gitgide siyah ve beyaz ya da iyi ve kötü olmanın zorunlu olduğu bir hale doğru evriliyor.

Zamanın Başbakanı şimdinin Cumhurbaşkanı'nın söylediği ''bitaraf olan bertaraf olur''

sözü son hızıyla toplumsal etkisini göstermekte. 


Bu taraflaşma tarafı olunan cephenin gözü görmeyen kulağı duymayan sadece savunmaya odaklanmış mankurt bir üyesi olmaya yönlendiriyor insanı.

Bu zihinsel bir saçmalama yaratıyor,üstelik malesef toplumu doğrudan etkileyen bir durum.

Elbette bu şekilde bir yere varmak mümkün değil.Her şeyden önce bu dünyada bir insan olduğumuzu sonrasında bu ülkenin bir vatandaşı olduğumuzu unutmamak zorundayız.

Yazıda başlığımız 2 bölümden oluşuyor bu 2 öğeyi sıra ile değerlendirmek istedik.



-EZANLAR DİNMESİN-


Türkiye hepimizin bildiği gibi çoğunluğu müslüman bir ülke.Ancak bu din ve diyanet ile ilgili yapılan yanlışların önüne geçmekte bir engel olmamalı.

Genel açıklamalar ve yaklaşımlarımızda İslam'ın hoşgörü ve iyiliği emrettiğinden bahsederken uygulamada zorlama ve baskı inancıymışçasına hareket etmek genele yayılmış bir durumda.

Ancak bu dini yozlaştırıyor ve bağnazlaştırıyor.

Bir şeyi net anlamak durumundayız İslam inancına göre Allah tüm dünyaya okumaları ve kurallarına göre yaşamaları için Kuran-ı Kerim'i göndermiştir.

Kuran-ı Kerim'e göre yaşarsanız bu ve öteki dünyanızın huzur içinde olacağı İslam dininin temel mesajıdır.

İşte merkeze bu gerçekliği alırsanız her şey netleşecek.

Tarikat liderleri,dini kanaat önderleri,Diyanet İşleri Başkanlığı,İlahiyat Profesörleri ve tüm din alanında eğitim almış kişiler gerektiği zaman sonuna kadar ve hatta sertçe eleştirilebilmeli ve eleştirilmelidirler.


Aksi halde içlerinde kötü niyetli olanlar bireylerin inandığı dini kendi çıkarları doğrultusunda özgürce kullanır,masum inançları kirletmeye meyilli olurlar.

Aynı şekilde doğruyu ve iyiliği konuşan kişi ya da kurumlar yalnız bırakılmamalı doğruyu ve iyiyi anlattıkları için desteklenmelidirler.

Aksi halde sizin tertemiz bir yürekle inandığınız dinin negatif algılanmasına katkıda bulunmuş olursunuz.


Ruhunuza ve inandığınız kutsal kitaba aykırı gördüğünüz her dini açıklamanın karşısında bir bayrak gibi sert ve özgür hareket etmediğiniz sürece ''EZANLAR DİNMESİN'' görüşüne zarar verirsiniz.

Ne zaman özgürce ve gerekirse kendinizden olana dahi haddini bildirmediğiniz bu karanlık günler biter işte o vakit inandığınız dine zarar verenlerin karşısında özgür bir bayrak gibi dalgalanırsınız.

Ve unutmayın

Kuran-ı Kerim Kaf Suresi 16.Ayet'de der ki ''Andolsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız. ''

Birilerinin çıkarları için ve onun yanında yer almak uğruna yalanlara ve yanlışlara alkış tutarken bu Ayeti düşünmek zorundayız...




-ÇOCUKLAR ÖLMESİN-

Çocuklar bir toplumun bugüne kadar yaptığı hiçbir hatada payı ve bilgisi olmayan üyeleridirler.

Toplumla temel bağları ailelerinin onları bulundukları topluma dahil etmiş olmalarıdır.

Biz millet olarak çocukları samimiyetle severiz,sadece kendi çocuklarımızı da değil çocukları severiz.

Elbette dünya milletleri ekseriyetle çocukları sever ancak bizim burada farklı ve yoğun bir tavrımız var.

Eski hikayelerimizde,masallarımızda çocuklara değinmemiz ya da sırf onlar anlasın,eğlensin,ruhları gelişsin 
diye yazılan edebi metinlerimiz,masallarımız,tekerlemelerimiz,oyunlarımız çoktur.

En küçük köylerimizde bile onları eğlendirmek için oyunlar üretilmiştir.

Sert mizacın ağırlıklı olduğu bir toplum olsak da çocuk sevgisi en sert bireylerimizin bile içtenlikle sahip çıktığı bir konudur.

Türkler balalarına gerçekten önem verirler.

Elbette tarihsel yozlaşmalarımız nasıl ki benliğimizde karakterimizde bozulmalar yarattıysa,toplumsal olarak çocuklarla ilişkilerimizde de sorunlar yaratmıştır.

Ancak bu bizde bir yozlaşma sonucudur toplumsal bir yaklaşımımız ya da geleneğimiz değildir.

Örneğin sapkın taciz içeren davranışlar genel olarak kötü ve iğrenç kabul edilir hele ki bir çocuğa yapılıyorsa bu genel olarak bu milletin her sağlıklı ve normal bireyini çıldırtır.

Böyle bir topluma çocuklar ölmesin diye bir geri bildirimde bulunmak hele ki bunu PKK ve ortakları referans alınarak yapmak terbiyesizliğin kelimelerle vücut bulmuş halidir

Bu hadsizliğin temel iki nedeni var;

PKK ve onun siyasal fikriyatı HDP ve ilintili kuruluşlar kendi amaçları uğruna tüm sosyal meselelere eğilmiş gibi gözükürler bunu daha önceki yazılarımızda işlemiştik.

PKK çocukları dağa çıkarıp onları militan yapmakta ve tüm iğrenç işlerinde kullanmaktan geri kalmaz ancak toplumsal tanıtımında ''Çocuklar Ölmesin'' mottosunu kullanır.

İşte iğrençliğin ve ikiyüzlülüğün en büyük resmi!

Merak eden herkes Google ya da benzeri arama sitelerine PKK çocuk ölümleri vb yazarak aratıp bir çok şeye ulaşabilir.

Emin olun ulaştığınız bilgiler gerçeğin çok çok küçük bir kısmı.

Çocuklar Ölmesin diyerek yüzsüzce yalancı ve samimiyetsiz bir kampanya yapmalarının temel birinci sebebi bu insanların duygularını kullanma tavırlarıdır..

Temel ikinci neden ise mevcut hükümete olan düşmanlığın bu konuda malzeme edilmesi.

AKP Hükümeti'nin başa gelme sürecinden tutun geldiğimiz 2016 yılına kadar en büyük muhalefeti olan bir zihniyetin blog adresidir bu.

Geçmişte AKP ile kol kola fikri ya da hukuki operasyonlar yaparken birbirlerinin ensesini sıvazlayanlar bugün bizim gibi düşünenlere muhaliflik öğretme çabasındalar!

AKP bugün bu kadar pervasız ise bu zihniyet yüzündendir!

Ancak AKP'ye muhalifsiniz diye devletin temel sorunu olan PKK terörü ile mücadeleyi yanlış bulursanız hükümetin değil devletin muhalifi olursunuz.

AKP bir iktidar partisidir ne kadar pervasız davransa dahi bir gün hükümetten gidecek ve yaptıkları tamamen yargılanabilecektir.Devleti yönetenler ne kadar güce sahip olursa olsun gün gelip yargılanacak konuma gelecektirler.

Bununla beraber şu an bir çok sivil toplum örgütü ve muhalif siyasi hareketler tarafından yapılan operasyonlarda herhangi bir çocuğumuza zarar gelip gelmediği incelenmekte,yapılan bir yanlış varsa hesabı sorulmak için gözlem yapılmaktadır.

Peki kuruluşundan itibaren çocuk ve bebek katili olan,öldürdüğünden daha fazla sayıda çocuğun örgüte katılımını ve kullanılmasını sağlayan PKK'yı yargılayacak mekanizma nedir?

Kendi içlerinde bir tiyatro ihtimalini bir kenara bırakarak ciddiye alırsak eski Diyarbakır Belediye Başkanı bugün Şanlıurfa milletvekili Osman Baydemir Silahlı mücadele miladını doldurmuştur” dedikten sonra

Pkk Terör Örgütü Başı Öcalan'ın avukatlarına

''Türk basını çok tecrübeli hemen o eğilimi ön plana çıkarıp, “İşte muhatap alınması gerekenler bunlardır” diyor. Bunlar hiçbir şeyden de korkmuyor lar mı? Gençlerin öfkesinden de mi çekinmiyorlar? Ben Diyarbakır gençlerini bilirim, onun ağzını yırtarlar, müsaade etmezler. herkes kendi işini yapacak. Kandil’in bile üstesinden gelemediği bir konuda sen nasıl böyle olmalı dersin, kurucusu sen miin?Bunlar ahlaki değil, saygısızlıktır. Siz de gidip bunları anlatacaksınız, kendilerine diyeceksiniz ki, Apo vicdan sahibidir ama bu tür şarlatanlıklar karşısında da asla taviz vermez, bunlara karşı çok acımasızdır, Şarlatanlığın, soytarılığın gereği yok.''

açıklamasında bulunduğu basında yer almıştır.

Bu küçücük bir örnek buyrun inceleyin PKK tarihini zulümlerini ve çocuklara tavırlarını görün...


Böyle bir terör savunucusu yapı gerçekten çocukları düşünebilir mi!

Çocuklar bizim şimdimiz ve geleceğimizdir milletimizin her bilinçli bireyi çocuklar için kendi önceliklerini geri plana atmaya hazırdır.

Bizler yüksek sesle bağıracağız ÇOCUKLAR ÖLMESİN,KAHROLSUN ÇOCUK KATİLİ PKK diye içinizde gerçekten samimiyet varsa sizde gönülden bunu söylemelisiniz.

BU TOPLUM NE MÜSLÜMAN GÖZÜKEN GERİCİ TERÖRÜN,NE İNSANCIL GÖZÜKEN BÖLÜCÜ TERÖRÜN MAŞASI OLMAYACAKTIR!

Saygılarımızla


www.mhpyianlamak.blogspot.com