16 Haziran 2016 Perşembe

KAOS İÇİNDE BİR ÜLKE VE BİR ADAMA TAPINMAK




Kaos kelimesinin dilimize nasıl geçtiğini araştırınca Fransızca ''chaos'' kelimesiyle karşılaşıyoruz.

Kaos mana olarak ise ''mutlak düzensizlik hali'' olarak tanımlanıyor.Kelimenin kökenini araştırmaya devam edersek daha gelişmiş sonuçlar da elde edebiliyoruz.Ancak yazımız için bu kısmı yeterli,
''mutlak düzensizlik hali''.

Son dönemki hal-i pür melalimizi kaostan daha iyi tanımlayabilecek bir sözcük bulamayız.(Elbette argoya başvurmadığımız takdirde)
Ancak kaos kavramını ülkemiz için yorumlarsak ne kadar büyük bir kaos içinde olursak olalım yüklü miktarda sakinleştirici kullanmış bir insanın haliyle olanları umursamamazlıktan geliyoruz.

Umursamamak kelimesi belki burada tam manasını karşılamıyor olabilir,kast ettiğimiz umursamamazlık olanlara karşı minimum ölçüde ve gereksiz bir kabullenişle tepki verme hali.

İsterseniz konunun daha iyi anlaşılması için örneklerle somutlaştırma yöntemine gidelim.

Örnekleri verirken hem yazıyı uzatmamak hem de sadece kısıtlı bir zaman diliminin ciddiyetini anlatmak adına sadece 2016'nın ilk altı ayından çok kısa başlıklarla bahsedelim.





ŞEHİRLERDE GERÇEKLEŞEN BOMBALI EYLEMLER

-12 OCAK 2016 IŞİD'İN SULTANAHMET CANLI BOMBA SALDIRISI

Saldırgan dahil 13 kişi hayatını kaybetti 14 kişi yaralandı.

-17 ŞUBAT 2016 TAK ANKARA SALDIRISI

Bombalı saldırıda 29 kişi ölmüş 61 kişi yaralanmıştır.

-13 MART 2016 TAK ANKARA SALDIRISI

2 si saldırgan olmak üzere 38 kişi hayatını kaybetti,19'u ağır 125 kişi yaralandı.

-19 MART 2016 IŞİD İSTANBUL SALDIRISI

1 i saldırgan olmak üzere 5 kişi hayatını kaybetti 36 kişi yaralandı.

28 NİSAN 2016 TAK BURSA SALDIRISI

Saldırgan öldü 13 kişi yaralandı.

1 MAYIS 2016 GAZİANTEP IŞİD SALDIRISI

1 i saldırgan olmak üzere 4 kişi hayatını kaybetti.

23 kişi yaralandı.

7 HAZİRAN 2016 İSTANBUL VEZNECİLER SALDIRISI

11 kişi hayatını kaybetti.

36 kişi yaralandı.


(Net sayıları vermek istediğimizden dolayı kaybettiklerimiz arasında sivil,asker,polis ayrımı yapmadığımız gibi bu işe sebep olan maşa saldırganları da rakamsal olarak belirttik)


Terörle mücadele sürerken verdiğimiz şehit sayısı hakkında 2016 için tam olarak bir bilgi paylaşılmamakta.

Ancak 7 Haziran 2015'ten günümüze verdiğimiz şehit sayımızın 532 olduğu çeşitli kaynaklarda belirtilmekte.

Bunun dışında başta Kilis'i hedefleyen füzeler olmak üzere sayısız saldırı ve terör girişiminden bahsedebiliriz ancak tek bahis noktamız bu saldırılar değil.

Tüm kayıplarımızı rahmetle ve bu saldırıyı gerçekleştiren kişi ve yapıları nefret ve öfkeyle anarken bu yazının girişinde bahsettiğimiz kaos hali sadece terör kayıplarımızdan ötürü mü ortaya çıkıyor?

Bu sorunun cevabı elbette hayır terör hainliği içimize bir yılan gibi işleyip kayıplar verdirirken bir yandan olan olaylar bizi tam manasıyla şuursuz bir kaosun içine sürüklüyor.

Hükümete yakınlığıyla bilinen ENSAR VAKFI'nda yaşanan iğrenç tecavüz olayı bunu aklamaya,mümkün olduğunca normalleştirmeye,içerisinde çocuklar bulunan bir vakfın tüm sorumluluğu vakıftayken suçu bireyselleştirmeye çalışan hükümet yandaşları,gazeteciler,siyasetçiler...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ''Bir kere olması karalamak için gerekçe olamaz'' diyerek saçmalarken 2.ENSAR VAKFI olayının gerçekleşmesi de 2016'nın büyük rezillikleri arasında yerini aldı.

Ülkemize kabul edilirken özel yaşam alanlarına kontrollü bir şekilde alınmayan Suriye'li sığınmacılar ile ilgili gelişen ve şimdilik sadece çok az bir kısmını haber olarak izlediğimiz bu kontrolsüz politika devam ederse muhtemelen karşımıza daha kapsamlı ve karanlık olaylarla çıkacak olan kontrolsüz sığınmacı politikasının karşımıza çıkardığı sonuçlar da bir mıh gibi 2016'ya çakıldı.

Hükümet üyeleri,bürokratlar ve yandaşların bu karanlık yıla bir sülük gibi yapışan kendini bilmez ve saçma yüzlerce açıklamalarını ve sözlerini örneklendirmek gerekirse;


-TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın ''Laiklik anayasa'da olmamalı çıkışı''

-Kilis Valisi Süleyman Tapsız'ın ''Superman değilim Füzeleri Havada Yakalayamam'',''Füzeler tabi ki düşecek yer çekimi var'' gibi halkla dalga geçer nitelikte açıklamaları





-Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun ''Nasa da kim ya biz onlardan iyiyiz'' açıklaması

-Eskinin ulaştırma,şimdinin ise Başbakanı Binali Yıldırım'ın ''Bugün Amerika’da bile hızlı tren yok. İngiltere'de yok ama Türkiye’de hızlı tren hayali hükümetimiz döneminde gerçeğe dönüştü.” sözleri bu sene edilen garip gureba sözler arasında yerini aldı.



Başta belirttiğimiz üzere bu sözler yüzlerce ve sizi daha fazla sıkmadan yazımızın 2.bölümüne geçelim ancak 2.bölüme geçmeden bir önemli sözü daha belirtmezsek olmaz;

''NAMAZ KILMAYAN HAYVANDIR''

TÜRKİYE RADYO TELEVİZYON KURUMU RAMAZAN SEVİNCİ PROGRAMI'NDA

PROFESÖR MUSTAFA AŞKAR tarafından dile getirilmiştir.





Yazımızın ilk bölümünde neden aslında farkında olmadığımız bir kaos içerisinde olduğumuzu ülkemizde yaşanan son olaylarla kısaca anlatmaya çalıştık.Aslına bakarsanız ülkede yaşanan tecavüzler,tacizler,aile içi şiddet
ve tüm diğer şiddet olayları da bu kaosu tarif eden başka bir bölüm ancak yazının 2.bölümüne geçmek adına bu yazıda onlara ayrıntılı olarak değinmiyoruz.


Tüm bu kaos ortamında halk maddi,manevi bilinmezlik içerisindeyken tüm gücün ve yetkilerin kendi makamında olduğunu düşünen,düşünmekle kalmayıp bunu bir çok konuşmasında ifade eden ve halkımızın önemli bir kısmının varolan tüm değerlerinin önüne koyduğu,yüce bir zat olarak nitelendirdikleri bir isim var:

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN



İsterseniz bu altı ay boyunca bu kadar kaos,ölüm,yaralanmalar,karışıklıklar içerisinde kendisi ne gibi açıklamalar yapmış hangi konulara bahsetmezse kesinlikle olmazmış gibi vurgulu ifadelere başvurmuş kısaca göz atalım;

''Tek parti döneminde aileler sağlığa faydalı diyerek ilkokul çocuklarına birayı sevdirmeye çalışmıştır. Bunlar bu ülkede yaşandı. Tarih kitaplarında Atatürk Orman Çiftliği’nde ellerine bira şişeleri tutuşturulmuş çocuklar görürsünüz''

(Yeşilay Zümrüanka Ödül Töreni 4 Mart 2016)


''Tayyip Erdoğan gitsin demek, Bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı, üzerine bina ettiğimiz milletimizin, bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin tek olması anlayışı yıkılsın demektir. ''

(22'nci Muhtarlar Toplantısı 16 Mart 2016)

''Açık konuşuyorum. Osmanlı’nın son dönemlerinde ülkenin en önemli bilim ve irfam kaynakları olan medreselerin yozlaşması büyük sıkıntıya yola açmıştır. Cumhuriyet'le birlikte bunların kaldırılması büyük bir kayba ve boşluğa sebep olmuştur. İmam hatipler, ilahiyat fakülteleri çok önemli yer alıyorlar. Bu kurumların medrese geleneğinin bilgi birikime henüz ulaşamadı.''

(Önder İmam Hatip Gençlik Buluşması 28 Nisan 2016)



''Anadolu'da bir söz vardı. O da şu, 'Su akar Türk bakar' diyorlardı. Çünkü ne baraj ne gölet böyle bir şey yok. Biz geldikten sonra bunu tersine çevirdik 'Su akar Türk yapar' dedik ve barajlarımızı, göletlerimizi çoğalttık.''
(İslam İşbirliği Teşkilatı 3.Sudan Sorumlu Bakanlar Toplantısı 17.05.2016)


''Nüfus planlamasıymış, doğum kontrolüymüş, hiçbir Müslüman aile böyle bir anlayış içinde olamaz. Rabbim, peygamberimiz ne diyorsa onu yapacağız. Bir önceki görev annelerindir.En yakınımızdan başlayarak halka halka bu bilinci geliştirmeliyiz.''


(TÜRGEV 20.Kuruluş Yıl Dönümü ve Olağan Genel Kurulu. 30.05.2016)




''Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Eksiktir, yarımdır. Anneliği reddetmek insanın yarısından vazgeçmektir. Daha geniş tutuyorum. İnsanlıktan vazgeçmektir.Anne olmazsa insanlık olur mu? Anne varsa insanlık var. Bunun için her fırsatta en az 3 çocuk tavsiyesi yapıyorum. Bunu ben yapmıyorum. Rabb’im emrediyor, Peygamberimiz söylüyor.''


(Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Yeni Hizmet Binası Açılış Töreni 05.06.2016)


Kendi bulunduğu makamı yeterli görmeyerek başkanlık sistemine geçilmesi için mücadele eden bir ülkenin Cumhurbaşkanı'nın ülke maddi ve manevi bir erozyon içerisindeyken yaptığı açıklamaların küçük bir bölümünü sizinle paylaştık.


Üstelik ülkede gerçekleşen terörde en büyük payı çözüm süreci denilen kontrolsüz bir süreç başlatarak örgütlerin güç kazanmasına fırsat bırakan


Bizlerin yıllardır büyük bir düşman olarak kabul ettiği kendisinin ise her fırsatta açık bir şekilde övdüğü ve onore ettiği Fethullah Gülen'i birdenbire en büyük düşman ilan edip bir sürü vatandaşı Gülenci olmakla suçlayan


Yüzde elliyi evde zor tutuyoruz diyerek halkı kutuplaştıran


Ailesinin ve çevresindekilerin kaynağı bilinmez ve ölçülmez bir zenginiğe sahip olduğu
bir Cumhurbaşkanı...


Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu günden bu yana başarılı ya da başarılı olmayan iktidarlar,liderler,siyasetçiler görmüştür.


Ancak bu kadar karanlık bir liderin ve onun etrafındaki karanlık insanların bunca yıl hüküm sürdüğü ve bu lidere halkın bir bölümünün tapınmak derecesinde bağlı olduğu bir dönemi asla görmemiştir.


Karanlığın yarattığı illüzyon insanları görmeyen,duymayan,anlamayan sadece inandırıldığı bir yalanın peşinde koşan insanlar haline getirmiştir.


Güne bu karanlığın gazeteleriyle başlayan,gün içerisinde kendi gibi karanlığa esir olmuş insanlarla karanlığı överek devam eden akşam eve döndüğünde yine karanlığın televizyonlarını izleyerek kendi kendinin etrafına ziftten bir duvar ören bir robot haline gelmiştir.


O insan gönüllü köleliğine devam ederken ülkemiz içerisinde hukuk güvenilmez bir hal halini almış,insanlar kendi devletinin görevlilerine güvenemez hale gelmiş,baskıcı ve bağnaz bir ahlak anlayışıyla öz değerlerine aykırı sapkın bir zihniyet çoğalmış,ötekiler çoğalmış herkes birbirinden nefret edecek duruma gelmiştir.


Oysa ''o'' hala liderlerinin ve onun davasının kutsaliyetinden,onunla doğan yeni ve güzel bir nesilden gururla bahsetmektedir.


Oysa bahsedilen dava karanlığın hükmünün yayılmasından başka bir şey değildir...


Bu kaos ancak bir kabusun kaosu olabilir.


Bizler halkın bir bölümünün,bir tabakanın,bir grubun değil bu ülkenin tamamının vatanseverleriyiz ve halkımın bu robotlaşmış bu mankurtlaşmış durumunu yok etmek bizlerin,tüm vatanseverlerin vazifesidir.


Nefretin had safhada olduğu bugünler MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ün zihin yapısı ve prensipleri ile gerekirse tek tek insanlara gerçeği anlatarak yazılarımızla,konuşmalarımızla elimizden ne geliyorsa onu yaparak bu karanlık bu habis dönemi halkımızın zihninden söküp atmak zorundayız.


Bu karanlıklaştırılmış ve kapana hapsedilmiş zihinleri aydınlığa kavuşturmak her vatanseverin tartışmasız görevidir.


Aksi takdirde kaos sözcüğü bile olacakların yanında sadece küçük bir tanımlamadan ibaret olacaktır.








Saygılarımızla


www.mhpyianlamak.blogspot.com