Başlıkta yer alan bakış açısından ve vizyondan habersiz
kişilerin ortaya attığı ve büyük bir buluşçasına sık sık
söyledikleri kıymeti harbiyesi olmayan bir söz.
Ancak bu konu ile ilgili açıklama yapmamız gerekir ki bu vizyonsuz
açıklamalar ile oluşabilecek zihin karışıklıklarının önüne
geçelim.
Adalet ve Kalkınma Partisi kuruluş gününden itibaren
milliyetçilerin,vatanseverlerin büyük bir dikkat ve mesafe ile
yaklaştığı bir partidir.
Gerek siyasi kulislerde konuşulanlar gerekse parti kurucusu Recep
Tayyip Erdoğan'ın yaptığı görüşmeler,çizdiği yol haritası
oluşumun ne yönde ilerleyeceğinin bir vesikası gibi kendini belli
etmekteydi.
Ülkesini seven fikir adamları ve siyasetçiler bu konuda halkı
uyarırken sadece rantları gereği siyaset yapanlar ve az da olsa
samimiyetle Akp'nin kendi ideolojisine yakın olduğuna inanan kesim
hiç tereddüt etmeden yönünü Akp'ye çevirdi.
Siyasi Partiler de insanlar gibidir sağlıklı yaşamak için
bağırsaklarını temiz tutmaları gerekir.
Ne büyük bir şanstır ki Akp kurulmuş Milliyetçi Hareket Partisi
bu vesileyle bağırsaklarını temizleme fırsatı bulmuştur.
Akp'nin kuruluş gününden bu yana neredeyse her siyasi görüş bir
şekilde Akp ile gönül bağı kurmayı başarmıştır.
Küçük bir örneklendirme yapmak gerekirse;
-Kürtçü siyaset izleyenlerin önemli bir bölümü Akp'nin global
çalışmaları ve anlaşmaları vesilesiyle kendi çıkarları
doğrultusunda kazanımlar elde edecekleri için Akp ile bol bol
flört etmekte sakınca görmemişlerdir.
-Bazı sol görüşlü partiler ve sosyalistlerin bir bölümü
ülkede Atatürkçü anlayıştan kalma askeri ve bürokratik bir
baskı olduğu inançları ve ülkenin ''özgür'' yarınlara
ulaşabilmesi için tek fırsatın demokratik Akp hükümeti olduğunu
ve bazı konularda ayrışmalar yaşasalar dahi gerçek bir ortak
paydada buluşulabileceğini sıklıkla deklare etmişlerdir.
-Liberal hareketlerin önemli bir bölümü ticari hayatımızın ve
itibarımızın arttığını gündelik hayatta yaşanılan
özgürlüğün kalitesinin görülebilir düzeyde olduğunu
düşündüklerini ifade etmişler ve bu yüzden Akp'ye yakın
durmakta bir beis görmemişlerdir.
-Demokrat görünümlü stklar ve vakıflar demokrasinin yolunun
geçtiği yolun Akp ve onun atılımları olduğu kanaatiyle Akp
saflarında yer almışlardır.
-Dini cemaatlerin önemli bir bölümü ve bir çok kanaat önderi
iktidara ''Müslüman'' bir parti geldiği inancıyla aynı kaptan
yemek yemekten büyük bir haz duyduklarını ifade etmişlerdir.
Örneğini oldukça kısa tuttuğumuz bu liste böyle uzar gider
kendi ideolojisi ve yaklaşımı dışına çıkmayan nadir grup ve
siyasi partilerin en istikrarlısı Milliyetçi Hareket Partisi'dir.
Burada şöyle bir soru devreye giriyor peki mecliste ortak alınan
kararlarda Mhp'nin destek verdiği konular.
Milliyetçi Hareket Partisi siyasi anlayışı gereği hükümetlerden
önce millet ve devletini düşünmektedir destek verdiği alanların
tamamında milli çıkarlar düşüncesiyle hareket etmiştir.
Tarafsız bir gözle incelendiği vakit görülmektedir ki Milliyetçi
Hareket verdiği kararların hiçbirinde kişisel menfaat gözetmemiş
aksine gerektiği yerde elini taşın altına koymaktan imtina
etmemiştir.
Konuyu çok fazla spesifikleştirip anlam karmaşası yaratmadan
özetlemek gerekirse Milliyetçi Hareket sadece milletinin,devletinin
ve evrensel değerlerin ele alındığı konularda desteğini
vermiş,desteğini verirken bir çok düşünce temsilcisi gibi
yandaş bir tavır içerisine girmemiş mesafe ve duruşunda herhangi
bir değişiklik olmamıştır.
Vatansever seçmenin siyasetle ilgili temel bağı menfaat ve çeşitli
çıkar ilişkileri değil sadece ülkesinin hak ettiği yere
gelmesidir.
Daha sonraki yazılarda da belirteceğimiz Cumhurbaşkanlığı Çatı
Aday Projesi ve benzeri projelerde de görülebileceği gibi
Milliyetçi Hareket vatanın çıkarlarının hizmetkarlığı gibi
bir gerçekliği gurur madalyası olarak taşımıştır.
Bunun dışında diğer bir bakış açısından yaklaşmamız
gerekirse çıkarları ve göz boyama doğrultusunda ülke
değerleriyle ilgili Milliyetçi Hareketten söylemler çalan Akp
Mhp'nin gönülden bağlı olduğu temiz ilkeleri rantlarına alet
etmiş bu vesileyle en büyük zararı yine Milliyetçi Hareket
görmüştür.
Yapısı ve karakteri gereği mağdurluğu değil mücadeleciliği
seçmiş olan Milliyetçi Hareket
Akp döneminde en çok zarar gören yapıların başında gelmesine
rağmen bunu dile getirmekten beis duymuştur.
Parti karakterine uymayan isimleri,kesimleri ivedilikle ihraç
etmekten çekinmeyen bunun siyaset arenasında kendisini oy
kaybettirecek olsa bile bu fedadan kendini mahrum etmeyen Milliyetçi
Hareket kendilerine madden ve manen en büyük zararı veren günümüz
hükümetine karşı her daim mumteni duruşunu sergilemiştir.
Bu kanıt ve delillerle ortadadır,aksini idda etmek mantık
çerçevesi dışında hareket etmek demektir.
Esenlikler dileriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder