21 Şubat 2015 Cumartesi

FIRAT'IN ARDINDAN

Bu yazıyı Fırat için yazacağız.

Ege Üniversitesi'nde 20 şubat 2015 günü katledilen Fırat Çakıroğlu Ege Üniversitesi'nin Ülkü Ocakları Teşkilat başkanı idi.

Katledilmesi Pkk'lı bölücülerin bir hainliği.

Şimdi vatanseverler,milliyetçiler,ülkesini seven insanlar bu kalleş ölümü lanetleyecek,Fırat için dualar edecekler muhtemelen protesto ve gösteriler düzenleyecekler.


Doğal olan bu ancak biz yazımızda başka bir bakış açısından meramımızı anlatmak istiyoruz.

Umarım anlaşılırız.


Milliyetçi Hareket kurulduğu ilk günden beri kendi milletinin öz savunma refleksi ile beraber devletinin de öz savunma refleksi haline gelmiştir.

Ülkedeki ayrıştırıcı faaliyetler,bölücü örgütlenmeler,global siyasi yapılanmaların Türkiye uzantısı bölücü gruplar ve benzeri tüm faaliyetler ile kendi anlayışı gereği mücadele içinde olmuştur.

Ülke siyasetçisiyle,halkıyla,iş adamıyla,köylüsüyle,işçisiyle ülkedeki şer odaklarının karşısına geçiyor gibi gözükmüş lakin her tehlikeli durumda Timur'un karşısındaki Nasreddin Hoca misali Milliyetçi Hareket'i yalnız ve sahipsiz bırakmış üstüne üstlük karşısına geçip hakaretamiz laflar etmekten imtina etmemiştir.

Bu ülkede Milliyetçiler işsiz bırakılmış,dövülmüş,tutuklanmış,hapse atılmış,öldürülmüş,idam edilmiş,işkenceye tabi tutulmuş her türlü zulümle karşılaşmıştır.

Bunların önemli bir kısmını ne dünya ne de bu halk bilmektedir.

Bilenlerin de bilmedikleri bildiklerinden çok daha fazladır.

Milliyetçileri mafyalaşmakla,çeteleşmekle suçlayanlar hiç düşünmediler mi Milyonlarca üyesi olan bir çete basına haber yaptıramaz,kendini basında özgürce ifade edemez mi.

Televizyon kanallarında bir dizi çektiremez mi?

Yoksa dizilerin,haberlerin olmamasının sebebi milliyetçilerin birer robot olması mı?

Sahi Milliyetçiler hiç aşık olmayan sarkık bıyıklı gülümsemez adamlar mıdır?

Anneleri saçlarını okşamamış mıdır hiç? Dans etmezler mi mesela ya da annelerine sürpriz yapmazlar mı ?Aşk şiiri de mi yazamazlar sevdiklerine?

Ondan mı ölümleri sessiz olur,ondan mı umursanmaz ölümleri?

Ölünmesi gereken günler dışında,fedakarlık gösterilmesi gereken anlar dışında Milliyetçileri hatırlayan yok.

Akit gazetesinin internet sayfasında Mustafa Kemal Atatürk'ün hadsiz bir karikatürü yapılınca protesto etmeye giden ve üzerlerine ateş açılan Fatih Ülkü Ocakları'nı bizden başka kim hatırlıyor.

Oysa farklı bir fikriyatın herhangi protestosuna ateşle karşılık verilseydi yazılan destanları,onurlu mücadele haykırışlarını,fedakar evlatlarını kimse unutmaz şarkılar şiirler destanlar yazılır.Medya bunu ya kanallarından kanallarından olmazsa da internet hesaplarından sosyal ağlardan büyük puntolarla paylaşırdı.


Biz bu yazıya başlarken yiğit kardeşimize methiyeler düzerek Ya da yazının gidişatını o yöne çevirerek başlamadık.

Evet o bir yiğitti inandığı dava uğruna,ülkesi uğruna katledildi ve bu yazı onun gidişine ithaf edildi.


Ancak bu yazının temel prensibi ülkenin üvey evladı muamelesi gören Milliyetçilerdir.

Başları sıkıştıklarında hep bizden bahseder,işler yoluna girince bizleri düşman olarak lanse ederler.

Bunları artık yüksek sesle konuşmanın zamanı geldi.

Bu ülkede daha Birkaç ay önce Kobane eylemleri yapıldı.Ülkenin yönetiminde herhangi bir görevi olmayan muhalefet partisi Mhp'nin ve Ülkü Ocaklarının şubeleri yakılmaya çalışıldı.

Ne basının ne de memleketin büyük çoğunluğunun umrunda dahi olmadı.

Ne zamanki iş başa düştü milliyetçiler kendi teşkilatlarını savunmaya çalıştılar basın boy boy verdi ocağını savunan FAŞİSTLERİ!!




Bu ülkede herhangi bir iç karışıklıkta her siyasi görüşten insan nerede Milliyetçiler hani Mhp demekte Mhp'nin ortaya çıkışından sonra FAŞİSTLER SOKAKTA diyerek karşı tarafın borazancılığına soyunmaktadır.

ÖNCE ÜLKEM SONRA İDEOLOJİM anlayışını her vakit en uygun şekilde yerine getiren vatansever milliyetçiler bu düsturundan vazgeçmemeli ancak kendi içindeki kenetlenmenin dozunu arttırmayı unutmamalıdırlar.

Türk Milliyetçi Vatansever ideolojinin dünyadaki diğer vatanseverlik anlayışından farkı bizde milliyetçilere biçilen rolün hep cefa,ölüm ve üzüntü olmasıdır.

Artık yeter içimizde kenetlenelim basında haberlerimizin çıkması için,içimizdeki gazeteci,sanatçı,spor adamı ve diğer tüm tanıtıcı roldeki isimlerin, milliyetçilerin gerçekte kim olduğunu ve neler yaptıklarını anlatmaları için ikna edelim.


Milyonlarcayız milyonlarca gazete alıyor,tv kanalı izliyor,alışveriş yapıyor,topluma maddi manevi katkıda bulunuyoruz artık bu milyonların kendini hissettirmesi gerek.

Sesi çok çıkanın haklı sayıldığı bu sahte tiyatroyu sonlandırmanın vakti gelmiştir.



Bunun için de gerçek manada kenetlenmemiz lazım.

Fıratlar ölmesin diye.Milliyetçiler bu ülkede olmayan bir borcu sürekli ödeyen taraf olmasın diye.

Gücümüzü hissettirmek için.

Milliyetçiler zulmedilmek için doğan garipler değildir.

Bunu herkes anlayacak.

Bir şiirden alıntı yaparak yazımızı sonlandırmak isteriz.

''

Bir Sabah Tan Atarken Yüce Tanrı Dağından
Kürşad'ın Gür Sesi Duyulacak: 
Atlar Mey Irmağında Sulansın, 
Güneş Doğduğu Yerde Karşılansın. 

Emri Tekrar Edecek 
Gök, Toprak, Deniz, 
Bozkurtlar Uluyacak Bütün Anadolu'dan: 
Biz de sizdeniz, Biz de Sizdeniz..





*Şiir Prof Dr.Ümit Özdağ'ın Biz de Sizdeniz isimli şiirinden alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder