Bu yazıyı Fırat için yazacağız.
Ege Üniversitesi'nde 20 şubat 2015
günü katledilen Fırat Çakıroğlu Ege Üniversitesi'nin Ülkü
Ocakları Teşkilat başkanı idi.
Katledilmesi Pkk'lı bölücülerin bir
hainliği.
Şimdi
vatanseverler,milliyetçiler,ülkesini seven insanlar bu kalleş
ölümü lanetleyecek,Fırat için dualar edecekler muhtemelen
protesto ve gösteriler düzenleyecekler.
Doğal olan bu ancak biz yazımızda
başka bir bakış açısından meramımızı anlatmak istiyoruz.
Umarım anlaşılırız.
Milliyetçi Hareket kurulduğu ilk
günden beri kendi milletinin öz savunma refleksi ile beraber
devletinin de öz savunma refleksi haline gelmiştir.
Ülkedeki ayrıştırıcı
faaliyetler,bölücü örgütlenmeler,global siyasi yapılanmaların
Türkiye uzantısı bölücü gruplar ve benzeri tüm faaliyetler ile
kendi anlayışı gereği mücadele içinde olmuştur.
Ülke siyasetçisiyle,halkıyla,iş
adamıyla,köylüsüyle,işçisiyle ülkedeki şer odaklarının karşısına
geçiyor gibi gözükmüş lakin her tehlikeli durumda Timur'un
karşısındaki Nasreddin Hoca misali Milliyetçi Hareket'i yalnız
ve sahipsiz bırakmış üstüne üstlük karşısına geçip
hakaretamiz laflar etmekten imtina etmemiştir.
Bu ülkede Milliyetçiler işsiz
bırakılmış,dövülmüş,tutuklanmış,hapse
atılmış,öldürülmüş,idam edilmiş,işkenceye tabi tutulmuş
her türlü zulümle karşılaşmıştır.
Bunların önemli bir kısmını ne
dünya ne de bu halk bilmektedir.
Bilenlerin de bilmedikleri
bildiklerinden çok daha fazladır.
Milliyetçileri
mafyalaşmakla,çeteleşmekle suçlayanlar hiç düşünmediler mi
Milyonlarca üyesi olan bir çete basına haber yaptıramaz,kendini
basında özgürce ifade edemez mi.
Televizyon kanallarında bir dizi
çektiremez mi?
Yoksa dizilerin,haberlerin olmamasının
sebebi milliyetçilerin birer robot olması mı?
Sahi Milliyetçiler hiç aşık olmayan
sarkık bıyıklı gülümsemez adamlar mıdır?
Anneleri saçlarını okşamamış
mıdır hiç? Dans etmezler mi mesela ya da annelerine sürpriz
yapmazlar mı ?Aşk şiiri de mi yazamazlar sevdiklerine?
Ondan mı ölümleri sessiz olur,ondan
mı umursanmaz ölümleri?
Ölünmesi gereken günler
dışında,fedakarlık gösterilmesi gereken anlar dışında
Milliyetçileri hatırlayan yok.
Akit gazetesinin internet sayfasında
Mustafa Kemal Atatürk'ün hadsiz bir karikatürü yapılınca
protesto etmeye giden ve üzerlerine ateş açılan Fatih Ülkü
Ocakları'nı bizden başka kim hatırlıyor.
Oysa farklı bir fikriyatın herhangi
protestosuna ateşle karşılık verilseydi yazılan
destanları,onurlu mücadele haykırışlarını,fedakar evlatlarını
kimse unutmaz şarkılar şiirler destanlar yazılır.Medya bunu ya
kanallarından kanallarından olmazsa da internet hesaplarından
sosyal ağlardan büyük puntolarla paylaşırdı.
Biz bu yazıya başlarken yiğit
kardeşimize methiyeler düzerek Ya da yazının gidişatını o yöne
çevirerek başlamadık.
Evet o bir yiğitti inandığı dava
uğruna,ülkesi uğruna katledildi ve bu yazı onun gidişine ithaf
edildi.
Ancak bu yazının temel prensibi
ülkenin üvey evladı muamelesi gören Milliyetçilerdir.
Başları sıkıştıklarında hep
bizden bahseder,işler yoluna girince bizleri düşman olarak lanse
ederler.
Bunları artık yüksek sesle
konuşmanın zamanı geldi.
Bu ülkede daha Birkaç ay önce Kobane
eylemleri yapıldı.Ülkenin yönetiminde herhangi bir görevi
olmayan muhalefet partisi Mhp'nin ve Ülkü Ocaklarının şubeleri
yakılmaya çalışıldı.
Ne basının ne de memleketin büyük
çoğunluğunun umrunda dahi olmadı.
Ne zamanki iş başa düştü
milliyetçiler kendi teşkilatlarını savunmaya çalıştılar basın
boy boy verdi ocağını savunan FAŞİSTLERİ!!
Bu ülkede herhangi bir iç
karışıklıkta her siyasi görüşten insan nerede Milliyetçiler
hani Mhp demekte Mhp'nin ortaya çıkışından sonra FAŞİSTLER
SOKAKTA diyerek karşı tarafın borazancılığına soyunmaktadır.
ÖNCE ÜLKEM SONRA İDEOLOJİM
anlayışını her vakit en uygun şekilde yerine getiren vatansever
milliyetçiler bu düsturundan vazgeçmemeli ancak kendi içindeki
kenetlenmenin dozunu arttırmayı unutmamalıdırlar.
Türk Milliyetçi Vatansever
ideolojinin dünyadaki diğer vatanseverlik anlayışından farkı
bizde milliyetçilere biçilen rolün hep cefa,ölüm ve üzüntü
olmasıdır.
Artık yeter içimizde kenetlenelim
basında haberlerimizin çıkması için,içimizdeki
gazeteci,sanatçı,spor adamı ve diğer tüm tanıtıcı roldeki
isimlerin, milliyetçilerin gerçekte kim olduğunu ve neler
yaptıklarını anlatmaları için ikna edelim.
Milyonlarcayız milyonlarca gazete
alıyor,tv kanalı izliyor,alışveriş yapıyor,topluma maddi manevi
katkıda bulunuyoruz artık bu milyonların kendini hissettirmesi
gerek.
Sesi çok çıkanın haklı sayıldığı
bu sahte tiyatroyu sonlandırmanın vakti gelmiştir.
Bunun için de gerçek manada
kenetlenmemiz lazım.
Fıratlar ölmesin diye.Milliyetçiler
bu ülkede olmayan bir borcu sürekli ödeyen taraf olmasın diye.
Gücümüzü hissettirmek için.
Milliyetçiler zulmedilmek için doğan
garipler değildir.
Bunu herkes anlayacak.
Bir şiirden alıntı yaparak yazımızı sonlandırmak isteriz.
''
Bir Sabah Tan Atarken Yüce Tanrı Dağından
Kürşad'ın Gür Sesi Duyulacak:
Atlar Mey Irmağında Sulansın,
Güneş Doğduğu Yerde Karşılansın.
Emri Tekrar Edecek
Gök, Toprak, Deniz,
Bozkurtlar Uluyacak Bütün Anadolu'dan:
Biz de sizdeniz, Biz de Sizdeniz..
*Şiir Prof Dr.Ümit Özdağ'ın Biz de Sizdeniz isimli şiirinden alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder