2016'nın son çeyreğine girerken terör başta olmak üzere,ekonomik gelgitlerden,toplumsal çözümsüzlüklere kadar gerçek manada sarsıcı bir çok sıkıntı ülkemizi ele geçirmiş durumda.
Bunlar birçok yazarın,araştırmacının,siyasinin bahsettiği konular.Bu konuların yarattığı toplumsal hezeyan,duygu-durum bozuklukları,kaygı ve dengesizlik ise çok fazla değinilmeyen ancak fitili yakılmış dinamit gibi ilerleyen gerçeklikler.
Fethullah Örgütünün ülkemize büyük zarar veren kalkışma girişiminin ardından devamlı dile getirilen birlik ve beraberlik ruhu ise bir hayalden ibaret.
Bunu zihnimizde netleştirmek gerekirse örneğin bir sosyal medya kullanıcısı ''Birlikte çok güçlüyüz güzel ülkem'' temalı bir paylaşımın ardından daha dakikası dolmadan o günün gündeminde olan ''farklı görüşten'' siyasi,sanatçı,gazeteci vs.nin ölümünden ne kadar haz duyabileceğini ifade eden,hatta bunun için dualar eden bir paylaşımda bulunmakta bir beis görmüyor.
Elbette bu yeni bir olay değil ancak yeni olan sürekli ''birlik ve beraberlik'' ruhu var ve biz böyle çok güçlüyüz temasının sürekli işlendiği dönemde bunun gerçekleşmesi.
Tüm bunların yanı sıra bir süredir seslerini kısarak konuşanlar şimdi seslerini tekrar yükselterek kendi görüşlerini dikta ettirecekleri bir zemin hazırlamanın gayretindeler.
Hilafet,Osmanlı,Şeriat gibi aslında içerik olarak hakim olmadıkları konuların aşkıyla yanıp tutuşuyorlar.
Elbette bu vatandaşların kanaat önderleri ilgili bir çok kavramı ve olabilecekleri gayet iyi biliyorlar ancak onlar her daim kazanacakları ayrıcalıklı pozisyonun derdindeler.
Osmanlı Devleti elbette onurlu mazimizden bir parçadır,bunu yüksek sesle ve kendimizden emin söylememizde bir sakınca yok.
Ancak mazimizi doğrusuyla,yanlışıyla,eksisiyle,artısıyla değerlendirebilen ve mazinin ismiyle müsemma bir geçmiş zaman dilimi olduğu konusunu iyi kavramak zorundayız.
Oysa radikal ve siyasal islamcı taban kendi kafalarından uydurdukları hayali bir tabloyu geleceğe taşımanın derdine düşmüş durumdalar.
Muhtemelen bir zaman makinesi icat edilse ve geçmişten büyük büyük dedelerini getirsek sadece yaşadıkları çağın öngörüsüyle bile bugünkü devleti reddedip kendilerinin yaşadığı dönemin sistemini arzulayan bu kalabalık halk yığınlarını önlerine katıp kovalarlardı.
Maziye dönünce birdenbire ellerinde nargile,güzel bir köşkte,dört tane birbirinden güzel hanımefendinin ikram ettiği demirhindi şerbetini içeceklerini zanneden bu kalabalıklar bol sinkaflı cevapları öz dedelerinden duyunca bir nebze olsun kendilerine gelirlerdi ihtimal.
Tabi bu söylediğimize geçmişte yaşayan kalabalık halk kitlelerini içeriyor.
Olaya eski dönemin kanaat önderlerini katarsak onların torunları kutlu Cumhuriyet'le birlikte sonlandırılmak için her türlü tedbir alınan büyük ölçüde başarıya ulaşan ancak sonraları tekrar güçlenen ayrıcalıklı hallerini tekrar had safhaya ulaştırmanın derdindeler.
Radikal ve Siyasal islamcılar ile ilgili ufak bilgilere bir önceki yazımızda değinmiştik.
http://mhpyianlamak.blogspot.com.tr/2016/08/sorgulamasiz-biat-kulturunun-temel.html
Herkesin bildiği ama az kişinin yüksek sesle söyleyebildiği bir gerçek var.
Her ne kadar dine tamamen hatalı bir şekilde yaklaşmış olsalar dahi;
DARBE KALKIŞMASI İSLAMCI TEMELLİ BİR ÖRGÜT TARAFINDAN YAPILMIŞTIR!
Onların dini yanlış yaşamaları,bütün devlete sızan bir teşkilat olmaları vb. istediğiniz kadar argüman ve detay üretebilirsiniz.
Bunlarla ilgili kitaplar,filmler çevirebilirsiniz.
Ancak bir 4 yaşında bir çocuğun net bir şekilde anlayabileceği şekildeki gerçeği büyük harflerle tekrar yazıyoruz;
DARBE KALKIŞMASI İSLAMCI TEMELLİ BİR ÖRGÜT TARAFINDAN YAPILMIŞTIR!
Bu sebeple normal süreçle işleyen demokratik devletler tüm radikal ve siyasal islamcı grupları detaylı bir incelemeye tabi tutar.Kanaat önderleri ve önde gelen isimleri sorgular,bağlantıları araştırır.Gerekli yaptırımları uygular.
Fikri ideolojide hangi paradigmalarda durduklarına bakar vs. vs.
Peki ülkemizde süreç nasıl işledi?
Darbeci kötü tarikat gitsin,diğer tarikatlar serpilsin güçlensin.
Hatta bu vesileyle din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması temel ilkesi biraz daha zarar görsün!
15 Temmuz ruhu bunu gerektirir,15 Temmuz'da bu insanlar sokaktaydı!
Dikkat ederseniz başlangıçta ''15 Temmuz'da tüm Türkiye sokaktaydı'' açıklamaları süreç ilerledikçe ve AKP'ye yakın tabanlardan ''bu işi biz başardık'' tepkisi gelmeye başlayınca yerini yine her zamanki bencil ve ötekileştirici tutuma bıraktı.
Olayların büyümesinde en önemli rolü oynayan darbe karşıtı Vatansever Atatürkçü TSK mensuplarını yok sayma itibarsızlaştırma çalışmaları hızlandırıldı.
Fethullahçı yapılanmanın her daim karşısında olan milliyetçi gazeteciler gözaltına alınırken,televizyonlarda Fethullah'a 30 yıl ve fazlası hizmet etmiş çeşitli sebeplerle yanından ayrılmış insanlar çok muktedir zatlarmış gibi konuşturulmaya başlandı.
Bunu da zihinlerde netleştirmek için şöyle bir örnek verelim;
Gündemimizde öncelikli 2 temel ihanet çetesi var PKK ve Fethullahçı Terör Örgütü
Fethullahçı Terör Örgütü'nün çeşitli eski üst düzey yöneticileri sürekli tvlerde ve yasal hiç bir işleme uğramayıp aksine akıllarına her gelene damga yapıştırıyorlar.
Diğer örgüt PKK'nın dağ kadrosunun en azılı üst düzey militanları biz Kandil'le,üst yapıyla anlaşamadık,Öcalan ile ya da Duran Kalkan ile çok sıkı fıkıydık şöyle birlikteliklerimiz oldu diye bir anlatıya girişse nasıl bir tepkiyle karşılaşılır?
İtirafçılardan değil örgütlere uzun süre hizmet etmiş üst düzey yönetici kadrosundan bahsediyoruz,bu Fethullahçı Terörist eskileri ballı böreklerle tv'lerde ağırlanmakta siz de bankaya para yatıranlar üzerinden derin bir terör soruşturması sürdürmektesiniz,hesapları da inceleyin lakin büyük balıkları da akvaryumdan çıkarın!
Bir temizlik yapıyorsanız A'dan Z'ye tüm basamakları ile uğraşın!
15 Temmuz bölücü darbe kalkışması ne kadar yaralıyıcı ise bu yapılan hatalar bir o kadar yaralayıcıdır.
Devletin ivedilikle gerçek tehlikelerin farkına varması gerekir...
Tabi riya içinde rüya görülmemesi gerek ancak en azından yazmadık dememek için bu gerçekleri belirtmek zorundayız...
---
PKK terör örgütü Antalya'da çeşitli çevrelerce şaşkınlıkla karşılanan roketli bir eylem gerçekleştirdi.
Daha önce hakkında sosyal medyada uyarılarıda bulunduğumuz HBDH bileşenlerinin de eklenmesiyle zaten her yerde örgütlenmesi bulunan PKK istihbari ve terör eylemi uygulayabilme alanını son derece genişletti.
Yıllar boyunca sürdürdükleri örgütlenmelerini genişletme çalışmalarında nispeten etkisiz kaldıkları yerleri de radikal sol soslu örgütlerle sıvadılar.
Silahlı kuvvetlerimizin gencecik askerlerini,geçici köy korucularımızı,sivillerimizi çeşitli saldırılarda kaybediyoruz.
Evet terör ile mücadele bu acı kayıplar gerçekleşiyor ve evet yiğitlerimiz Pkk'nın teröristlerinin canına okuyor...
Ancak ısrarla,sürekli bahsettiğimiz şehirlerde yer alan kendilerine sivil toplum kuruluşu,dergi,dernek sıfatı veren PKK ve uzantıları ile ilişkili yapıların çalışma prensipleri,çalışma alanları üzerine istihbari ve operasyonel çalışmalar yapılmazsa,
Üniversitelerdeki terör çalışmalarının ve bağlantılarının üzerine gidilmezse,
Pkk'ya yardım yapan iş adamlarının,şirketlerin üzerine gidilmezse
Pkk'nın temel gelirlerinden uyuşturucu ve kaçakçılığın üzerine gidilmezse örgüt sürekli terörist devşirmeye devam edecektir.
Pkk'nın mantığını ve çalışma prensibini gerek sosyal yaşamda,gerek uluslararası kamuoyunda çökertmek için elle tutulur çalışmalar yapılmaz ise terör kısır döngü halini alacak bir yerden sonra ise sıkıntılar başka boyuta taşınarak ülkemiz çok daha zor bir mücadelenin içinde kalacaktır.
Nasıl ki ''kandırılarak'' Fethullah ekibi her yere sızdı ise ''Çözüm Süreci'' vesilesi ile her alana sızan bölücü terör örgütünün bedeniyle beraber zihnini de yerle bir etmezseniz sonuca ulaşamazsınız.
---
SON OLARAK
PKK,FETHULLAHÇI TERÖR,IŞİD ÜLKE İÇİNDE BÜYÜK PROBLEMLERKEN
TOPLUMSAL YAPI EN UFAK OLAYDA PATLAMAYA HAZIR BİR HALE GELMİŞKEN
HERKES FİKRİNİ BENİMSEMEDİĞİNE FETHULLAHÇI ŞEBEKEDEN OLDUĞU İFTİRASI İLE SALDIRMAKTAYKEN
ÜLKEMİZDEKİ MİLYONLARCA SURİYELİ'NİN GELECEĞİ HAKKINDA ELLE TUTULUR BİR PLAN,PROGRAM ORTADA YOKKEN
SINIR ÖTESİ OPERASYONLARLA KUVVETLERİMİZ MÜCADELE VERİRKEN
ÜLKEMİZ YAZMAKLA BİTMEYECEK SORUNLARIYLA BELKİ DE CUMHURİYET TARİHİNİN EN SARMAL KAOTİK DÖNEMİNDEN GEÇERKEN
''BAŞKANLIK'' TARTIŞMAK SÖZ KONUSU BİLE OLMAMASI GEREKEN BİR KONUDUR.
EĞER AKP TOPLUMUN BU KONUDAKİ REFLEKSLERİNİ ÖLÇME ÇABASINDAYSA SİLAHIN İÇİNDE MERMİ OLUP OLMADIĞI TETİK ÇEKİLEREK KONTROL EDİLMEZ.
BU GERÇEKLİK UNUTULMAMALIDIR...