17 Ağustos 2016 Çarşamba

15 TEMMUZ SONRASI MİLLİYETÇİLİK OPERASYONLARI



Ülkemizde gerçekleşen Yobaz Fethullah Terör Şebekesi'nin yapmaya çalıştığı darbe girişimine karşı duruş aşamasında,saldırının engellenmesinin sonrasında uzun zamandır siyasilerin ve siyasilerin yönlendirmesiyle halkın önemli bir bölümünün kenara kaldırdığı ''milliyetçilik'' gerçeğinin primitif bir örneğini izledik.

Elbette insanların ne sebeple olursa olsun bayrağımızı taşıması tüm milliyetçileri mutlu eder.
Bunun yanı sıra halkın ortak bir refleksle Yobaz Fethullah Terör Şebekesi'nin karşısına bayraklarla çıkması da güzel bir tavırdır.

Ancak bu olumlu tavır mevcut hükümet ve Cumhurbaşkanının yıllara yayılan milliyetçilik karşıtlığını elbette bizlere unutturmayacak.

Sırf ülkücü olduğu için devlette ve özel sektörde fişlenenleri,görevlerinden alınanları,

Milliyetçiliği ayaklar altına alacağını iddia eden,Ben bozkurtla dolaşmıyorum, ben eşrefi mahluk olan insanlarla dolaşıyorum açıklamalarında bulunan Cumhurbaşkanını,

Türk'üm demekten utanan ve bunu sıkça ifade eden iktidar kalemlerini,

''Türk'' olmanın,bunu ifade etmenin,töre ve anlayışının ötekileştirilerek itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı yoğun bir medya ve iktidar baskısını unutmadık.

Habur'da yankılanan akortsuz sesler hala kulaklarımızda!




Sahi Onur abidesi Yarbay ALİ TATAR'ı hatırlıyor musunuz?Ha o Yobaz Fethullah Terör Şebekesi yüzünden intihar etmişti onu saymayalım öyle mi?


Bu şebekeyi destekleyen,göz yumanlar ne olacak peki?


Elbette ona da cevabınız var biliyoruz!

''Devlete sızmaya başlamaları AKP iktidarından önceye dayanıyor...''


Şebekenin devlete sızması AKP iktidarından önceye dayanıyor tamam ancak; şebekeyle mücadele edenlerin görevden alınması,şebekenin devlet tarafından en üst düzeyde koruyup kollanması,şebekenin bu ülkenin onurundan intihar eden asil bir yarbayına mermiye kafa attı demesi tam da AKP iktidarı dönemine denk geliyor!

Yobaz Fethullahçı Terör Şebekesi'nin kalkışmasının bastırılmasının ardından nöbetlerle başlayan,tüm parti liderlerinin katılımıyla devam eden ve barolar birliği başkanıyla dertleşmeyle güncelliğini sürdüren ''birlik,beraberlik'' mesajlarının Cumhurbaşkanına biat ekseninde ilerlediği çok üzerinde durulmayan bir husus.


Ebu Said-i Ebu’l-Hayr' ait ''GEL NE OLURSAN OL YİNE GEL!'' sözü

Cumhurbaşkanı'na biat et ve ne olursan ol gele dönüşmüş durumda.

Gündemden düşmüş sanatçılar,gazeteciler,siyasetçiler aklınıza hangi kesim gelirse bu sözün tılsımlı etkisiyle kendilerine yer bulmaya başladılar.

Peki tüm bu süreçte bizi rahatsız eden konuların en başında gelen mesele olan Türk Milliyetçiliğinin Dizaynı kapsamında değerlendirdiğimiz ''MİLLİYETÇİLİK OPERASYONLARI'' derken neyi kastediyoruz?


Türk Milliyetçiliği en basit tanımıyla Türk Milletinin refahını,kültürel ve ekonomik düzeyde gelişmesini dünya arenasında öncü bir noktaya gelmesini hedef alan bir kültürel gerçekliktir.

Kendisine karşı zararlı fikriyat beslemeyen veya dünya üzerinde zararlı projelerde bulunmayan hiç bir ülke,yapı ve sisteme düşmanlık beslemez aksine kendi gelişim çalışmalarını sürdürürken diğer halklarla iletişim ve yardımlaşma içeren insana değer veren bir bakış açısı içerir.


Türk milliyetçiliğinin tarihteki yansımaları ''milliyetçilik'' kavramı tarih sahnesinde ön plana çıkmaya başladığı dönemden çok daha önceleri ''töre'' kavramıyla anılmış daha sonrasında günümüze kadar kendini geliştirerek dinamik bir yapıyla ilerlemiştir.

15 Temmuz sürecinden sonra yaratılmaya çalışılan ''zaten hepimiz milliyetçiyiz'' tavrı ve yaklaşımı milliyetçilik kavramının mevcut iktidarın partisel potasında eritilmeye çalışılmasından başka bir şey değildir.


Türk Milliyetçiliği kendisine bu kadar zarar vermiş bir iktidar ve yapının,sürekli kandırılmasıyla meşhur ellerine emanet edilecek bir kavram değildir!




Başka bir deyişle iyi anlamanız gereken bir şey var;

Milliyetçilik sizin zor zamanlarınızda kendi köhne ideolojilerinize eklemlendireceğiniz basit bir olgu değildir!

Türk Milliyetçileri dört bir koldan Milliyetçi gerçekliğin yarını ve gelişimi için çalışmalar yaparken elbette fikriyatımızı bir süblimleşme ile çark havuzunuza katmanıza gözlerimizi kapatacak değiliz.

Bu fikriyat çeşni fikir akımları arasında bir seçenek değil,binlerce yıllık bir kültür altyapısı ile çağın her türlü imkanını değerlendiren sistemiyle geleceğin söz söyleyenleri olmaya yönlenmiş bir ilim yoludur.


Bu fikriyatı kendi katarlarına katmak isteyen devlet erki sahipleri;

Siz bu boş hayalleri bırakın,demokrasi nöbetlerinde hanımlar evde oturacak diyen zihniyete dikkat edin de yine kandırıldık açıklamaları duymayalım!







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder