Ülkemizde
gerçekleşen Yobaz Fethullah Terör Şebekesi'nin yapmaya çalıştığı
darbe girişimine karşı duruş aşamasında,saldırının
engellenmesinin sonrasında uzun zamandır siyasilerin ve siyasilerin
yönlendirmesiyle halkın önemli bir bölümünün kenara kaldırdığı
''milliyetçilik'' gerçeğinin primitif bir örneğini izledik.
Elbette
insanların ne sebeple olursa olsun bayrağımızı taşıması tüm
milliyetçileri mutlu eder.
Bunun
yanı sıra halkın ortak bir refleksle Yobaz Fethullah Terör
Şebekesi'nin karşısına bayraklarla çıkması da güzel bir
tavırdır.
Ancak
bu olumlu tavır mevcut hükümet ve Cumhurbaşkanının yıllara
yayılan milliyetçilik karşıtlığını elbette bizlere
unutturmayacak.
Sırf
ülkücü olduğu için devlette ve özel sektörde
fişlenenleri,görevlerinden alınanları,
Milliyetçiliği
ayaklar altına alacağını iddia eden,Ben
bozkurtla dolaşmıyorum, ben eşrefi mahluk olan insanlarla
dolaşıyorum açıklamalarında bulunan Cumhurbaşkanını,
Türk'üm
demekten utanan ve bunu sıkça ifade eden iktidar kalemlerini,
''Türk''
olmanın,bunu ifade etmenin,töre ve anlayışının
ötekileştirilerek itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı
yoğun bir medya ve iktidar baskısını unutmadık.
Habur'da
yankılanan akortsuz sesler hala kulaklarımızda!
Sahi Onur abidesi Yarbay ALİ TATAR'ı hatırlıyor musunuz?Ha o Yobaz Fethullah Terör Şebekesi yüzünden intihar etmişti onu saymayalım öyle mi?
Bu
şebekeyi destekleyen,göz yumanlar ne olacak peki?
Elbette
ona da cevabınız var biliyoruz!
''Devlete
sızmaya başlamaları AKP iktidarından önceye dayanıyor...''
Şebekenin
devlete sızması AKP iktidarından önceye dayanıyor tamam ancak;
şebekeyle mücadele edenlerin görevden alınması,şebekenin devlet
tarafından en üst düzeyde koruyup kollanması,şebekenin bu
ülkenin onurundan intihar eden asil bir yarbayına mermiye kafa attı
demesi tam da AKP iktidarı dönemine denk geliyor!
Yobaz
Fethullahçı Terör Şebekesi'nin kalkışmasının bastırılmasının
ardından nöbetlerle başlayan,tüm parti liderlerinin katılımıyla
devam eden ve barolar birliği başkanıyla dertleşmeyle
güncelliğini sürdüren ''birlik,beraberlik'' mesajlarının
Cumhurbaşkanına biat ekseninde ilerlediği çok üzerinde
durulmayan bir husus.
Cumhurbaşkanı'na
biat et ve ne olursan ol gele dönüşmüş durumda.
Gündemden
düşmüş sanatçılar,gazeteciler,siyasetçiler aklınıza hangi
kesim gelirse bu sözün tılsımlı etkisiyle kendilerine yer
bulmaya başladılar.
Peki
tüm bu süreçte bizi rahatsız eden konuların en başında gelen
mesele olan Türk Milliyetçiliğinin Dizaynı kapsamında
değerlendirdiğimiz ''MİLLİYETÇİLİK OPERASYONLARI'' derken neyi
kastediyoruz?
Türk
Milliyetçiliği en basit tanımıyla Türk Milletinin
refahını,kültürel ve ekonomik düzeyde gelişmesini dünya
arenasında öncü bir noktaya gelmesini hedef alan bir kültürel
gerçekliktir.
Kendisine
karşı zararlı fikriyat beslemeyen veya dünya üzerinde zararlı
projelerde bulunmayan hiç bir ülke,yapı ve sisteme düşmanlık
beslemez aksine kendi gelişim çalışmalarını sürdürürken
diğer halklarla iletişim ve yardımlaşma içeren insana değer
veren bir bakış açısı içerir.
Türk
milliyetçiliğinin tarihteki yansımaları ''milliyetçilik''
kavramı tarih sahnesinde ön plana çıkmaya başladığı dönemden
çok daha önceleri ''töre'' kavramıyla anılmış daha sonrasında
günümüze kadar kendini geliştirerek dinamik bir yapıyla
ilerlemiştir.
15
Temmuz sürecinden sonra yaratılmaya çalışılan ''zaten hepimiz
milliyetçiyiz'' tavrı ve yaklaşımı milliyetçilik kavramının
mevcut iktidarın partisel potasında eritilmeye çalışılmasından
başka bir şey değildir.
Türk
Milliyetçiliği kendisine bu kadar zarar vermiş bir iktidar ve
yapının,sürekli kandırılmasıyla meşhur ellerine emanet
edilecek bir kavram değildir!
Başka
bir deyişle iyi anlamanız gereken bir şey var;
Milliyetçilik
sizin zor zamanlarınızda kendi köhne ideolojilerinize
eklemlendireceğiniz basit bir olgu değildir!
Türk
Milliyetçileri dört bir koldan Milliyetçi gerçekliğin yarını
ve gelişimi için çalışmalar yaparken elbette fikriyatımızı
bir süblimleşme ile çark havuzunuza katmanıza gözlerimizi
kapatacak değiliz.
Bu
fikriyat çeşni fikir akımları arasında bir seçenek
değil,binlerce yıllık bir kültür altyapısı ile çağın her
türlü imkanını değerlendiren sistemiyle geleceğin söz
söyleyenleri olmaya yönlenmiş bir ilim yoludur.
Bu
fikriyatı kendi katarlarına katmak isteyen devlet erki sahipleri;
Siz
bu boş hayalleri bırakın,demokrasi nöbetlerinde hanımlar evde
oturacak diyen zihniyete dikkat edin de yine kandırıldık
açıklamaları duymayalım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder